Yaşamak için su ve oksijene ihtiyaç var. Yağışlar su ihtiyacını bir şekilde karşılamaya yetse de, ağaç veya diğer bitkiler ise oksijen üreterek yaşamın en değerli ihtiyacını canlılara veriyor. Ancak sadece bitkiler değil, suda yaşayan bazı varlıkların da canlılar üzerinde önemli etkisi var. Diatom'lar da bunlardan biri.
Bitki ve hayvanlardan farklı olarak, diatomların hücre duvarları silikat yapısında olup, tamamen hidratlı silikadan oluşur. Bu yapı, opal taşlarıyla aynı bileşimde bulunur. Ayrıca opallere benzer şekilde, diatomların hücre duvarları, etkileyici yapısal renkleriyle dikkat çeker ve oldukça göz alıcı bir görünüme sahip.
OKSİJEN KAYNAĞI DIATOMLARIN GELECEĞİ TEHLİKEDE
Bilim adamlarına göre soluduğumuz havadaki oksijenin ortalama yüzde 20 ila yüzde 30’unu diatomların ürettiği biliniyor. Bu rakam, “dünyanın akciğerleri” olarak bilinen tropikal yağmur ormanının katkısından bile çok daha fazla. Ancak şimdi bu deniz canlıları da yok olmaya başladı.
Öte yandan “GEOMAR Helmholtz Okyanus Araştırmaları Merkezi'nde deniz biyoloğu olan Jan Taucher, diatomara olan ilgisini şöyle açıkladı: “Bu canlılar, okyanuslardaki en önemli planktonik organizmalardan biridir. büyük değişimlere yol açabilir ve hatta okyanusun karbondioksiti absorbe eden bir karbon yutağı olarak hareket etme kabiliyetini değiştirebilir.”
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DENİZ CANLILARINI VURDU
İklim değişikliği nedeniyle deniz ekolojisi de giderek yok olmaya başladı. Yaşamımız için en iyi oksijen sağlayıcılarından biri olan diatomlar, küresel ısınma etkisiyle yok olmaya başladı. Atmosferik karbondioksitin deniz suyunda çözünmesi suyun asitliğini artırıyor.
Deniz suyunun asitleşmesinin artması ile, karbonat kabukları da çözülüyor. Öyle ki tam da mercanların ve kabuklu deniz hayvanlarının birçok bölgede yaşadığı türden bir felaket. Özetle denizdeki canlılar da küresel ısınmanın artmasıyla birlikte giderek daha fazla yok olmaya başladılar. Diatom'lar da bunun kurbanı olmak üzere.